özgür düşünce platformu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

özgür düşünce platformu

özgür düşüncelerin konuştuğu & tabuların yıkıldığı platforum
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Batı Düşüncesine Bir Bakış

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ehli tevhid
Admin
Admin
ehli tevhid


Mesaj Sayısı : 115
Yaş : 35
Nerden : konya
Kişisel mesaj : Direnişlerle Gelir Özgürlüğüm
Kayıt tarihi : 12/04/08

Batı Düşüncesine Bir Bakış Empty
MesajKonu: Batı Düşüncesine Bir Bakış   Batı Düşüncesine Bir Bakış Icon_minitimeÇarş. Haz. 04, 2008 3:57 pm

Batı Düşüncesine Bir Bakış
Hegel Etkisi:
Hegel'in medeniyetin gelişimini tanımlama biçimi; insanların, son bulan her medeniyetin zayıflık ve eksikliği nedeniyle son bulduğunu, iyi özelliklerini de sonraki medeniyetlere miras bıraktığını düşünmelerine yol açtı. Diğer bir deyişle, içinde yaşadığımız medeniyet geçmiş medeniyetlerin en iyi özelliklerinin bir toplamıydı. Daha ileri bir gelişmenin mümkünlüğü, şimdiki medeniyetin temel faraziyelerine meydan okuyacak yeni düşüncelerin ortaya çıkmasında gizliydi. Ona göre, geçmiş yıllardan ibret almak ve fikir edinmek için başvurmayı gerekli kılna hiçbirşey kalmamıştır. Çünkü tarih, geniş çağlarda emilip yok edilmemiş olan noktalar, tekip eden çağlarda yoklamış ve hatalı bulmuştur. eğer bizim tarih anlayışımız, geçmişteki herhangi bir şeyi değerli buluyorsa, bu sadece o şeyin kendi sahasında faydalı olduğu ve medeniyetin gelişiminde üstüne düşen görevini hakkıyla yaptığı içindir. Bununla birlikte tarih önceden o şey üzerindeki hükmünü verdiği için, O, bugün ne geçerlidir, ne de elde etmeye değer bir şeydir.
Bu felsefenin ne kadar tehlikeli olduğnu belirtmek zorundayız. Eğer br kili bu tarih anlayışını kabul ederse, bu kişinin Hz. İbrahim (a.s.) ve Hz. Muahmmed (s.a.s)2in yaşadığı devirlerin değerini taktir etmesi bekleneblir mi? O <rtık rehberlik ve istikamet olarak Peygamber ve Sırat-ı Müstakim üzere olan halifelerin devrine dönebilir mi? Aslında bu iyi düşünülmüş ve organize edilmiş felsefi bir çıkıştır. Eğer bir akıl bu düşüncenin salıdırısına yenik düeşerse, ondaki dini düşüncenin tamamının kökü kesilir.
DARWİN: "Dünya Bir savaş Alanıdır."
Darwin'den etkilenen pekçok akıl, dünyanın bir savaş alanı olduğuna inandı. Hem de hayatta kalabilmek için üzerinde her an yoğun bir mücadelenin süregeldiği bir savaş alanı. Bu düşünceye göre: Tabiat, o şekilde oluşturulmuştur ki yaşamak isteyen, mücadele etmek, dövüşmek ve çarpışmak zorundadır. Tabiatın temel esprisi de, sadece yaşamaya gücü olduunu ispatlayanların varolmaya değer olduğu faraziyesine dayanır. Bu acımasız evrende bertaraf edilen, zayıf olduğu için sonunu bekler ve o yok olmk zorundadır. sağ kalan da, güçlü olduğu için yaşamaya devam eder ve yaşaması gereklidir Yeryüzü, ihtiva ettiği bütün zenginlikleri ile berber haklı olarak yaşama kabiliyetini ispatlamış olanlara aittir. Zayıfların, bunlar üzerinde hiçbir hakkı yoktur. Güçlü, zayıfı ortadan kaldırıp ve onun yerini alırsa, bütünüyle haklı sayılır.
Darwibizmin, evren kuramı ve tabiat tanımı zihninin derinliklerine sızarken, insanın yek diğeri için ne anlama geleceğini siz düünün. Bu hayat felsefesinde şefkat, acıma, fedakarlık ve diğer insani meziyetlerin yeri olabilir mi? Bu görüşe göre adalet ve eşitlik güvenirlik ve iffet, doğruluk ve dürüstlüğün birbiriyle münasebeti nedir? Veya güçlülerin hesaba çekileceği, zalimlerin cezalarını çekeceğine olan inanç zayıflamaz mı?
İnsanlar kavga ve münakaşaya daima düşkün olmuşlardır. Fakat önceleri bu, tabiatta mevcut olan bir yara olarakdüşünülürdü. Şimdi ise evrenin kendisi bir savaş alanı olduğu için, bu tabiatın işleyişinin kaçınılmaz bir sonucu haline gelmiştir. Geçmişte de dünya zulme şahit olmuştu. Fakat o zamanlar bu, zulum olarak adlandırılırdı. Şimdi ise zulum, güçlünün hakkı olan geçerli bir felsefe oldu. Bu felsefe Avrupalılara, diğer milletlere karşı giriştikleri cinayetler için elverişli bir mantık sağladı. Eğer onlar Amerika, Avusturalya ve Afrika'nın yerli sakinlerini yokettiler veya köleleştirdilerse bu, o mantığa bağlı olarak; onların bütünüyle tabiat kanunlarından aldıkları haklarıydı. Öldürülenler öldürülmeyi haketmişlerdi. Ve onların yerini alanlar da onların yerine geçmeyi haketmişlerdi. Önceleri Batı vicdanı bu sonuç üzerine tedirginlik hissettiyse de Darwin'in mantığı bunu, tartışmalar ve ispatlarla ortadan kaldırdı.
Bu fikirler, bilimdeki yerleri ne olursa olsun, kütür, toplum ve politika alanına girdiklerinde, insanlar birbirlerine karşı vahşileştiler.Marx'ın Tarihî Materyalizmi
Burada Marx'ın, Hegel ve Darwin'inkilere benzer bir hayat kavramı öne sürdüğüne işaret etmeliyiz. Hegel düşünce dünyasını bir savaş alanı olarak sunmuştu. Darwin dünyayı ve tabiatı kıyasıya bir savaş arenası olarak gösterdi ve Marx, insn toplumunun kendisini aynı renklere boyadı. Bu tabloda insanı, başlangıçtan beri dövüşürken ve kavga ederken görüyoruz:
İnsanın tabiatı, ihtiyaçları ve çıkarları uğruna diğer insnlarla mücadele emesini gerektiri. Bütünüyle bencillikten kaynaklanarak, insanlık çeşitli sınıflara bölünmüştür. Yine bu bencilliğe bağlı olarak çeşitli sınıflar arasında çelişki ve nefret oluşmuştur. İnsanlık tarihinin tekamülü ve bencil sınıf çekişmesine bağlıdır. Sadece uluslar arasındaki kavga da bu tabloda bütünüyle tabii bir olay olarak gözükür. Orada, insanlar arasında ortak ihtiyaçları ve çıkarları olanlşarla el ele vermek ve ekonomik ihtiyaçları ( çıkarları) bizimkilerle çatışanlarla dövüşmek; onları yurttaşımız yada dindaşlarımız olsalar bile doru bir harekettir. Hatta bu fiilden kaçınma, bu mücadeleden kaçma tabiata aykırıdır.
( Gelin Bu Dünya'yı Değiştirelim- MEVDUDİ s. 16-19)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://miger.yetkin-forum.com
 
Batı Düşüncesine Bir Bakış
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
özgür düşünce platformu :: Çağdaş Fikir Akımları :: Materialist öğretiler ve Diğerleri-
Buraya geçin: