özgür düşünce platformu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

özgür düşünce platformu

özgür düşüncelerin konuştuğu & tabuların yıkıldığı platforum
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Laiklik

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ehli tevhid
Admin
Admin
ehli tevhid


Mesaj Sayısı : 115
Yaş : 35
Nerden : konya
Kişisel mesaj : Direnişlerle Gelir Özgürlüğüm
Kayıt tarihi : 12/04/08

Laiklik Empty
MesajKonu: Laiklik   Laiklik Icon_minitimePtsi Mayıs 26, 2008 1:57 pm

Laiklik:
Öncelikle, laiklik ve dünyaperestliğin, Batı demokrasisinin gerçek temeli olduğunu kabul etmeliyiz. Dini, sadece kişinin özel hayatıyla ilgili gören bu kuram bütünüyle saçma, akıl ve mantık eleştirisine dayanıksızdır. İnsan ve Allah (c.c) arasındaki ilişki açık bir şekilde, iki tip tutum meselesidir. Allah ya insan ve bütün kainatın yaratıcısı, sahibi ve yöneticisidir, ya değildir. Eğer o yaratıcı, sahip ve önetici değilse O'nunla insan arasında özel bir ilgi olmasına gerek yoktur. Hiçbir hayatî ilişkimiz olmayan bir varlığa luzumsuz yere ibadet etmek saçma değil midir? Ve eğer O, bizlerin ve alemlerin yaratıcısı, sahibi ve yöneticisi ise; O'nun nüfüz alanının bir şahsın özel hayatıyla sınırlandırılmasının münakaşasını yapmak anlamsızdır. Ve soyal ilişkinin şahısla şahıs arasında başladığı yerde O'nun otoritesinin (hükmü) son bulacağını tartışmak mantıksızdır. Eğer bu sınır çizgisini Allah kendisi koymuşsa, bunun mutlaka bir delili vardır. Eğer kibirlenerek insanoğlu, sosyal ilişkilerde kendisini özgür ilan etmişse bu, yaratıcısı, sahibi ve yöneticisine karşı açık bir isyandır. Bu isyana rağmen bir insan özel hayatında Allah'a ve O'nun dinine inandığını iddia ederse, bu anlayıştan şüphe etmek yanlış olmayacaktır. " Fert olarak her insan Allah'ın kuludur, fakat iki veya daha fazla kul bir toplum oluşturmak için biraraya geldiklerinde onlar kul olarak kalamazlar." iddiasından daha manasız bir şey yoktur. Her ayrı birim Allah'ı yaratıcı olarak kabul eder, fakat fakat birimlerin bileşimi bu kabulu gözönüne almaz! Böyle bir yaklaşım, ancak şaşkın bir adamın zühnünden çıkmış bir ürün olabilir.
Anlaşılması imkansız olan şudur: Eğer biz Allah'a ve O'nun yol göstericiliğine, aile içi meselelerde, kırda, şehirde, okulda, pazarda ve iş merkezlerinde, parlementod ve hükümet binasında, yüksek mahkeme ve resmi dairelerde, kışlalarda ve polis saflarında, savaş alanında ve barış konferanslarında ihtiyaç hissetmiyorsak nerede ihtiyaç hissedeceğiz? Böyle bir tanrıya niçin inanmak zorundayız? Hayatın hiçbir alnında bize yol göstericiliği olmadığı halde ve (haşa) emirleri hiçbir meselde pratik ve mantıkî gelemdiği halde niçin ona ibadet etmek zorundayız?
Bu, Problemin sadece teorik görünüşüdür. Uygulama açısından ise onun sonuçları gerçekten korkutucudur. Her ne zaman insn, Allah ile olan ilişkisini keserse şeytana olan bağlılığı ortaya çıkar. Gerçekte bir kişinin özel hayatı diye bir şey yoktur. İnsan sosyal bir varlıktır ve bütün haytı aslında topluluk yaşantısıdır. Bir anne ve bir babadan sosyal ilişki dolayısıyle dünyaya gelmiştir. O, bir aile içinde gözlerini hayata açar. Anlayış kabiliyeti kazanır kazanma, bir toplum, cemiyet, kasaba çevresi, bir millet, bir medeniyet, bir ekonomik ve politik sistemle temas etmek zorundadır. Tek tek her ferdin ve bütün olarak insanlığın refah ve saadeti; insanları fertler ve gruplar olarak birbirilerine bağlayan sayılamayacak derecedeki çok ilişkilerin selimiyetine bağlıdır. Ve bu ilişkiler için çerçeve olarak doğru, tam ve kalıcı ilkeleri daha önceden belirleyen Allah'tır. Sosyal sistemin laiklik ve dünya perestlik ilkelerine dayandığı bir toplumda, ilker arzu ve eğilimlere göre hergün yapılıp bozulmaktadır. Zulmun adaletsizliğin, emaneti kötüye kullanmanın, karşılıklı güvensizliğin, insan ilişkilerinin her boyutuna nufuz ettiğini kendinizde görebilirsiniz. Ferdi, sınıfsal, ulusal ve ırkî bencillik bütün insan ilişkileri üzerinde etkindir. İki ferdinilişkisinden uluslarınline uzanan hiçbir insanî teşkkül, dalavereden uzak değildir. Fertler, gruplar, sınıflar, uluslar ve hepsi, kendi otorite alanları içinde, mümkün olduğu kadar kendi çıkarlarıyla uyuşan kanun ve kurallar hazırlamışlardır. Bu yüzden laikliin değişmez sonucu şudur ki, fert yada gruplar olsun veya ayrı ulus ve ülkeler olsun, bütün uluslar birliği olsun, onu kabul edenlerin hepsi sonunda kontrol edilemeyen mesuliyetsiz bir bencillik örneği olmaya mahkûmdurlar.
( Gelin Bu Dünya'yı Değiştirelim- MEVDUDİ s. 45-47)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://miger.yetkin-forum.com
 
Laiklik
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
özgür düşünce platformu :: Çağdaş Fikir Akımları :: Sekuralizm/Laiklik-
Buraya geçin: