Devrim Dönemi Türk Aydını ve Yabancılaşmanın Boyutları
Devrim dönemi Türk aydınına göz attığımızda topluma yabancılaşmasının boyutlarının hayret ettirici bir seviyeye ulaşmış olduğunu görüyoruz. Bu analiz sonuçları Osmanlı'dan TCİye gidiş yolunda yoldaki işaretlerden birini oluşturan askeri-bürokrat elit tabakayı tanımayı ve anlamayı kolaylaştıracaktır. Bu elit tabaka ki, ilerde yeri geldiğinde üzerinde detaylı biçimde durulacaktır, yenileşmeyi başlatan, ve tamamlayan aynı ekipdir. Sadece Mustafa Kemal (******) tarafından çeşitli sebeplerle ''afaroz'' edilenler bu elit tabakanın dışında tutulmuştur ki -bunlarda büyük bir yekun tutmaktdır.- İşte rakamlarla devrin dönüşümünde aktif rol alan Türk aydınının yabancılaşması:
“1914’te yaklaşık olarak okulların %24’ünün yabancı (azınlık) okulu olduğu ve öğrencilerin %40’ının Avrupa kültürünün egemen olduğu okullarda okuduğu”[1] ve tek parti döneminde siyasi elitin özellikle bakanlık yapmış olanlarının “üçte biri üniversite veya lise eğitimlerini Türkiye dışında gerçekleştirmişlerdir. Böylece, devletin en üst makamında bulunanların önemli bir bölümü dış deneyim ve gelişimlerle ilgili ilk elden bilgi sahibi olanlardan oluşmaktadır. Dışarıda eğitim olanağından yararlanamayan bakanların çoğu da yabancı bir dil bildiğinden Batı kültürüne yabancı değillerdir.”[2] değerlendirilmesi anımsanacak olursa ve bir de bunun uzerine bürokratların , ****** devri valilerinin eğitim durumlarına göz atılırsa bu tablo daha da netleşmektedir.
****** döneminde valilik yapan kimselerin bildikleri yabancı diller üzerine bir değerlendirmede şu sonuçlara ulaşılmıştır: Devrin valilerinin yaklaşık %55’i en az bir yabancı dil bilmektedirler. Yabancı dil bilenler arasında %87.71 ile Fransızca, %4.76 ile Arapça ve Rumca, %2.38 ile Farsça ve Ermenice en çok bilinen dillerdir. Bunun dışında valilerce Bulgarca, Almanca, İngilizce, İtalyanca, Gürcüce bilinmektedir. Bu dillerin dışında Arnavutça bilen bir validen (Ali Kemali Aksüt) bahsedilmekle birlikte, Arnavutça’ya tablo ve grafiklerde yer verilmemiştir. Değerlendirmede –dönemin 174 valisinden bildikleri yabancı dili bilinmeyen 3 eksikle- 171 valinin bildikleri yabancı dil/diller esas alınmıştır.[3]
Dönemin 174 valisinin doğum yerleri esas alındığında %29.89’luk (52 vali) bir oranın Misak-ı Milli sınırları dışında kalan bölgelerden oldukları sonucu ortaya çıkmaktadır. Buna ek olarak, doğum yerleri Misak-ı Milli sınırları içerisinde kalmakla beraber, aslen Rumeli menşeli ailelerden olan valiler de önemli bir yekün tutmaktadır.[4]174 validen 109’u (%62.4) Mülkiye Mektebi, 31 vali (%17.81) Hukuk ve 20 vali de (%11.49) Harbiye mezunudur.[5]
Bu öğrenciler (bürokrat-aydın) ‘modernleşme kendi ülkelerine ulaşmadan modernleşmenin ürünü’ olmuşlar ve ‘sırf aldıkları eğitim nedeniyle’ ülkelerine yabancılaşmışlardır.[6]
İbn Haldun'un 'Mukaddime' adlı eserinde vecize olarak naklettiği bir söz vardır; "Halk hükümdarın dini üzeredir. Çünkü hükümdar, eli altında bulunanlar üzerinde galiptir. Raiyye ise, çocukların babalarına, talebelerin hocalarına inandıkları gibi, kemalin onda olduğuna itikat ederek kendisine iktida etmektedirler."
İbn Haldun bu sözleri, "mağlup, ebedî olarak galibin şiarına, kıyafetine, mesleğine, sair ahlâk ve adetlerine tabî olmaya düşkündür." şeklindeki yargısını açıklamak üzere ifade ediyor.
[1] (“Tevfik Çavdar,Milli Mücadele Başlarken Sayılarla ‘Vaziyet ve Manzarai Umumiye’,180”)
[2] (“Mehmet Turhan,Siyasal Elitler,122”)
[3] (“Dr. Galip Baltaoğlu,****** Dönemi Valileri,204-210”)
[4] (“Dr. Galip Baltaoğlu,****** Dönemi Valileri,57-60”)
[5] (“Dr. Galip Baltaoğlu,****** Dönemi Valileri,102”)
[6] (“Baskın Oran,****** Milliyetçiliği,62”)