İlkel komünal sistemde, üretim araçları üzerindeki kollektif mülkiyet, üretim ilişkilerinin temelidir. Bu durum, esas olarak o dönemin üretim güçlerinin niteliğine karşılık düşer. Taş aletler ve daha sonra ortaya çıkan ok ve yay, insanların doğa güçlerine ve vahşi hayvanlara karşı tek başına savaşım vermelerini güçleştiriyordu. Ormandan meyve toplamak, balık yakalamak, barınaklar yapabilmek için, insanlar ortaklaşa çalışmak zorundaydılar; ancak böylece, aç kalıp ölmekten, vahşi hayvanlara ya da komşu kabilelere kurban olmaktan kurtulabiliyorlardı. Ortak çalışma hem üretim araçlarının hem de ürünlerin ortak mülkiyetine yol açmıştı. O zamanlar, vahşi hayvanlara karşı savunma aracı olarak da kullanılan üretim aletleri dışında, herhangi bir üretim aracı üzerinde özel mülkiyet kavramı henüz yoktu. O zamanlar ne sömürme vardı ne de sınıflar.
Komunist Manifesto
Komunsitlerin görünürdeki ya da gizledikleri -hedefleri- ne olursa olsun, ilk komunist dönemde -tabi onların niteledikleri şekliyle bu komunizmin var olduğunu saymak halinde- onların ileri sürdükleri şekilde mutlak bir eşitliğin varlığını ortaya koyan ilmi bir dayanak yoktur. Bu ilkel komunizm dönemindeki meleklik duruuna gelince, bu konuda kesinlikle hiçbir delil ve dayanak gösterememişlerdir.
Bizde herhangi bir delile dayalı olmayan bir iddiayı tartışmaya gerek görmüyoruz.
Aksine onlar eğer güçleri yetiyorsa, mesela kabile reisinin yanında özel bir mevkiye sahip olmak ve buna bağlı olarak bir takım ayrıcalıkları elde etmek için aynı kabilenin gençleri arasında bir mücadele olmadığı ispat etmek durumundadırlar. Yine bazan aynı kabilenin gençleri arasında belirli bir kadını elde etmek için -çarpışanlar açısından bu, diğerlerinden daha güzel olduğundan - kabilenin gençleri arasında bazen dövüşmeye kadar varan tartışma ve karşılıklı mücadelelerin çıkmadığınıda ispat etmeleri gerekir.
Diğer taraftan onlar kabileler arasında savaşların meydana gelmediğini, bu kaiblelerin birbirileriyle tertemiz meleklerin yaşadıkları gibi kardeşlik, barış ve sevgi içerisinde yaşadıklarını da son olarak ispat etmek durumdaırlar.
Eğer onlar bunu ispat edemezlerse - ki edemezler- o zaman bizler şöyle deriz: Tarihin anlattığı şekliyle ve son iki asırda vardıkları keşfedilen kabilelerdeki durumları ile kabilelerin hali şunu gösteriyor ki : Onların hayatı sürekli bir yarış, sürekli bir mücadele ve kavga hayatıdır... Peki neden vakıanın gösterdiği delilleri bırakıyoruzda, hayalimizde ürettiğimiz bir tabloyu ortaya koymak istiyoruz?
Onlar ferdi mülkiyeti tümüyle ortadan kaldırmak v gerçekte bizzat kendilerinin egemenliği altında bulunan devlein elinde bu mülkiyeti toplamak istiyorlardı. O bakımdan insanlara karşı bütün musibetlerin meleklere yakışan ilkel komunizmin ortadan kalkmasından sonra meydana gelen ferdi mülkiyetten kaynaklandığını ileri sürdüler. İnsanlığa kaybettikleri o meleklere yaraşan hayatlarını, ferdi mülkiyeti tümden ortadan kaldırmak suretiyle komunizmin son aşamasında tekrar geri getireceklerini söylediler. TAbi bunu mülkiyetten mahrum ve feodalist ve kapitalist toplumlarda insanların büyük çoğunluğunu teşkil eden mülk sahiplerine karşı kin besleyen müşterilerini komunizme bağlamak ve onların komunizme desteklerini sağlayarak yeryüzünün her tarafında ona yardımcı kuvvetler ve destekler elde etmek için yaptılar.
Salı Haz. 17, 2008 5:45 am